Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde bulunan tayvan Kültür merkezi yine farklı bir sanatçıyı konuk etti hatay’da bulunan Suriyeli hat sanatçısı Cuma Hamahir’i Reyhanlı‘da bulunan tayvan kültür merkezini ziyaret ederek hat sanatçılarıyla bir araya geldi iki yıldır Türkiye’de bulunan sanatçı şu anda belirli yarışmalarda çok ciddi dereceler aldı ve kuranı Kerim’i yeniden yazıyor yazıyorum dedi öncelikle hatla ilgili bilgi vermek isterim
Arapça ‘hatt’ mastarından türeyen yazı, çığır, yol anlamlarına gelen hat kelimesi, terim olarak “Arap yazısını estetik ölçülere bağlı kalıp güzel bir şekilde yazma sanatı (hüsn-i hat)” anlamında kullanılmıştır. Kaynaklarda genellikle cismani aletlerle meydana getirilen ruhani bir hendesedir” şeklinde tarif edilen hat sanatı, bu tarife uygun bir estetik anlayış çerçevesinde yüzyıllar boyunca gelişerek süregelmiştir.
Batıda hüsn-i hat karşılığında calligraphy (kaligrafi) kelimesi kullanılmaktadır. Ansiklopediler kaligrafi sözcüğünü “Güzel yazma, genellikle estetik kurallara bağlı kalarak ölçülü yazma sanatı” şeklinde tanımlamıştır.
Önce Araplar tarafından kullanılan Arap yazısıyla anılan hat, hicretten birkaç asır sonra İslam ümmetinin ortak değeri haline gelmiş ve İslam hattı vasfını kazanmıştır. İslamiyet’ten önceki asırlara ait Arapça kitabeler üzerinde yapılan araştırmalar, Arap yazı sisteminin aslen Fenike yazısına bağlanan bitişik Nebat yazısının devamı olduğunu ortaya koymuştur.
Mekke ve Medine’ye yayılmadan önce ve sonra çeşitli adlar alan Arap yazısı önce cezm adıyla anılmaya başladı. Medine’de Medeni ismini alan yazı zamanla iki üsluba ayrıldı. Dikey harfleri uzun ve sağdan sola meyilli olana Mail, yatay harfleri fazlaca uzatılana Meşk adı verildi.
Elif ve daireyi standart bir ölçü olarak kabul etti. Bu ölçüler dahilinde muhakkak, reyhani, sülüs, nesih, tevki ve rika adında altı çeşit yazının usul ve kaidelerini ortaya koydu. Bunların tamamına da aklam-ı sitte denildi. Bu altı çeşit yazı, bir asır sonra yine Bağdat’ta yetişen Arap asıllı Hattat Ali B. Hilan (ö.1032)’in eliyle inkişaf etti. Gelişme yolunda her geçen gün biraz daha ilerleyen yazı, 200 sene sonra Abbasi Halifesi Yakut El-Musta`sımi’nin (ö.1298) gayretiyle daha belirgin kaidelerle güzelleşti. Günümüzde ise ilk defa farklı bir stille ben Türkiye’de ki Kuranı Kerimi yazıyorum. Bitirmek üzereyim. Bu benim için büyük bir gurur. Bana bu fırsatı veren Diyanet işleri yetkililerine Teşekkürü bir borç bilirim.Bu mesleği icra edenlere Tavsiyem bu meslek önce sevmekle başlar. Sonra Sabır sonra da çok çalışmak. Unutulmaya yüz tutmuş bir sanat. Yeni yeni sanatçılarla hayat bulmaya başladı.