Ahmet Hakan geçen yine Kültür Bakanı ile bir gezideymiş. Yanlarında Sözcü gazetesinden bir arkadaşları da varmış, söz almış. Hatay'da olmalarına rağmen sohbet, Taksim Meydanı'nda yapılan cami ve çevresine gelmiş: "Hamburgerci dükkânlarının (Filmlere konu olan meşhur Kızılkayalar) önünü kapattığı bir kilise var orada... Onun önü açılamaz mı?" Bakan, piar gezisinin ana konusuna odaklanmalarına istemiş olmalı ki, kibarca, "Öncelikle şu kültür yolu işini bitirmemiz gerekiyor" demiş... Ancak Ahmet, Bakanın sözü havada kalmasın diye bir kez de köşesinden konunun üzerinden geçme ihtiyacı hissetmiş: "Buradan tüm yetkililere sesleniyorum! Cami tamam... Kilisenin de önü açılsın... Bir tarafta cami olsun, bir tarafta kilise... Böylece İstanbul'un göbeğinde bizim medeniyet anlayışımızın çok güzel bir örneği ortaya çıksın." Benzer bir tartışma, Atina'daki tek camiyi açmayan Yunanistan için yapılsa anlarız... Ancak, Ahmet'in yapılmasına şart koyduğu Taksim Camii'nin çevresinde onlarca kilise var. Her biri de birbirinden bakımlı, güzel. Yani "Bir tarafta cami bir tarafta kilise olsun hayat bayram olsun"luk bir durum yok hiç İstanbul'da; zaten öyle... Ahmet'in sözünü ettiği "Aya Triada" kilisesi de tüm ihtişamıyla Taksim Meydanı'nın her yanından görülüyor. Ancak ne zaman Taksim'e cami meselesi açılsa bir şart koşanlar korosuna İmam Hatipli Ahmet Hakan'ın katılması ilgimi çekiyor. Dinler arası diyalog hassasiyetinden mi acaba? Çünkü dikkat ederseniz Taksim Camii açılmasın demiyor!